THE HY📝 ORGANIZATION

Klavye, üzerindeki tuşlar ile kullanıcının bilgisayara sinyaller göndermesini sağlar. Klavyenin içerisinde, basit bir mikroişlemci ve tampon bellek yani RAM bulunmaktadır.

Bir tuşa basıldığında, tuşun bağlı olduğu elektronik devre harekete geçerek hangi tuşa basıldığını bilgisayara iletir. Bilgisayar da bu bilgiyi işler.

Kullanıcı, klavye üzerindeki tuş üzerine bastığında, tuş altında bulunan plastik yay aşağı doğru hareketle altındaki kömür tabaka içerisinde bulunan gümüş nitrat içerikli devreyi kapatır. Klavyenin içerisinde bulunan mikroişlemciye iletilen sinyal, kablo yardımıyla bilgisayara iletilir.

Bilgisayar anakart üzerinde bulunan klavye denetleyicisi porttan gelen sinyali karakter seti üzerinden RAM’e kopyalar. Klavye kesme isteği, işlemciyi durumdan haberdar eder. İşlemci de yapılması gereken işlemi yapar. Kullanıcının bir tuşa basması ile başlayan işlem bu bilgisayara 1 ve 0’lardan oluşan bir veri kümesinin iletilmesinin ardından, kümeye karşılık gelen karakter kodunun, karakter setindeki karşılığının ekrana yansıtılması ile sonuçlanır.

Klavyenin Tarihi:

Klavye’nin Tarihçesi, parmakla basılan tuşlara bağlı olarak, sabit bir eksen üzerinde hareket eden kollardan oluşan mekanizma Latinceclavis (anahtar) kelimesinden gelir. Yazı makinasında ve klavyeli müzik makinasında kullanılır. Yazı makinalarında, makinenin kapsadığı harfler ve bunların diziliş sırasına göre çeşitli klavyeler vardır.

Q Klavye:

Q klavye olarak bilinen tuş dizilimi aslında daktilonun icat edildiği günden beri değişmemiştir. Neden bu şekilde dizildiği konusunda çeşitli söylentiler de mevcuttur elbette. Bu söylentilerin içerisinde en yaygın olan hikayesi;
Yazı makinesinin mucidi olan Christopher Latham Sholes, 1867’de cihazın patentini almış ve ilk çalışan örnekleri ortaya koyduğu sırada cihazın tasarımının neden olduğu mekanik bir sorunla karşılaşmıştır. İcat ettiği bu makinenin harfleri kâğıda basmak üzere kullandığı mekanik harf kolları, kapalı bir kutunun içinde yer almaktadır. İki kol birden kâğıda doğru havalandığında kağıdın içerde sıkışmasına neden olmaktadır. Christopher bu sorunun çözümü için, yazarın yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini olabildiğince karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zor ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görmüş ve Q klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkartmıştır.

Aslında bir nevi daktilonun hızlı yazmaya karşılık fazla bozulmasından dolayı, yavaş yazmaya zorlama amacıyla Q Klavye dizilimi ortaya çıkmıştır diyebiliriz. Özellikle en çok kullanılan harflerin yeri klavyede en ücra köşelere dağıtılmıştır. Bu şekilde yaygın olarak sağ elini kullanan insanların zayıf ellerini kullanmak zorunda bırakılmış, bu harfler de itinayla sol tarafa doğru toplanmıştır.

F Klavye:

Bilimsel temellere dayalı standart bir Türk klavyesi geliştirilmesinin zorunluluğuna inanan İhsan Yener, 20 Ekim 1955`te On Parmak Yöntemi ile Türkçe için en ideal klavyeyi geliştirmiştir. İhsan Yener bu çalışmalarından dolayı F Klavye’nin Babası olarak nitelendirilmektedir.

HY📝

Popüler